25 Eylül 2013 Çarşamba

Ne Olmuştu?

Artık bitkin düşmüştüm. Yıpratılmaktan, sürekli baskı altında tutulmaktan, darba üstüne darbe yemekten enerjim kalmamıştı. Dayanacak halim kalmamıştı, yerlerdeydim. Neden ve nasıl bu hallere düştüğümü düşünüyordum. Hangi dönemeci yanlış dönmüştüm de beni savunmasız yakalayıp üzerime atlamıştı? Yine geliyordu. Doymamıştı. Yavaş yavaş bana yaklaşıyordu ve vahşi tabiatını tüm çıplaklığıyla gözlerimin önüne seriyordu. Artık direnecek gücüm kalmamıştı. Bıraktım kendimi, gelsin saldırsın diye. Yanıma sokuldu ve cüzdanıma uzandı eli.

"Kartını aldım şekercim. Hi hi." dedi.

Eşim dediğim, aynı yola baş koyduğum insan tam bir alışveriş arsızı çıkmıştı. Alışverişe doymuyordu. "Dur"dan, "Yok"tan, "Yeter"den anlamıyor, aldıkça alıyor, çoştukça coşuyordu. Online alışveriş ve giyim sitelerinde fink atıyor, elbise ve gömleklerle yaşıyordu. Evde yiyecek bir tas sıcak yemek yokken "70'ler Vintage Koleksiyon"larıyla, "Atıl Reksanoğlu 2013 Özel Koleksiyonu" ile doluydu. Toptan giyim mağazası açacak kadar bayan giyim kıyafeti vardı. Anamızın babamızın adından çok bu tırt moda ikonlarının, eleştirmenlerin, evde boş oturmaktan sıkılıp "Ben nasıl olsa kocacığımın parasını çatır çatır yiyip her gün yeni kıyafetler alıyorum. Neden bunu internete yükleyip hem boş hayatımı renklendirip hem de diğer boş kadınları hayatını doldurmayayım ki?" diyen moda bloggerlarının isimleri geçiyordu evimizde.



Biz birbirine aşık olarak evlenen, İkinci Yeni Edebiyatı ve Bob Dylan eşliğinde flört etmiş; birlikte Tim Burton filmlerine giden bir çifttik. Ne olmuştu, kimler, hangi zalım eller evliliğimize halel getirmişti de sevgili karım bir "Pofuduk Kadın"a dönüşmüştü?

Ben yerde bunları düşünürken yine usulca yanıma yaklaştı ve öldürücü darbeyi vuran o soruyu sordu:

"Bundan başka kartın var mıydı kocacıııım?"

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder